Kayıtlar

.

 Bu yıl benim için hem dersler hem de sosyal açıdan oldukça dolu dolu geçen bir yıl oldu. Yeni arkadaşlar edinmem, farklı etkinliklere katılmam – özellikle tiyatro etkinliği – bana çok şey kattı. Sorumluluk kavramını liseye geçince biraz daha iyi kavradım diyebilirim.  Edebiyat dersine gelirsek… Yılın başları daha sakin geçti sonrasında blog yazıları olsun,sunumlar vesayre daha da sıklaştı ve sorumluluklarımız arttı. Yani ilk zamanlara kıyasen ben böyle düşünüyorum.  Açık konuşmak gerekirse, her ödevimi istediğim gibi yapmadım. Hatta bazı ödevleri hiç yapmadım sadece somurttum.Bu durumu yazıya da bu şekilde dürüstçe yansıtmak istedim. Yılın başında derslere önem vermediğimi söylebilirim. Kitap boş kalmasın diye etkinlikleri dolduruyordum,bulduğum her boş yeri karalıyordum ve zilin çalması için dua ediyordum.Başka yaptığım bir şey yoktu. Sonra ilk deneme olduğumuzda son sayfada çıkınca biraz çalışmaya başlamıştım.  İlk yazılıları şu an düşündüğümde gerçekten diğerleri...

BAYRAMDAN BAYRAMA BÜYÜMEK

                                                             BAYRAM GÜNÜ                                                             1. BÖLÜM  Ferdi,ilk bayramını hatırlamıyor ama annesinin anlattığına göre sabah uyanır uyanmaz bayramlıklarını giyip koşarak salondaki sehpanın üzerindeki bayram çikolatalarından birini ağzına atmış.Ardından ailesinin bayramını kutlayıp babasından telefonunu istemiş.Annesi kahvaltıyı hazırlarken oyun oynuyormuş.Fakat ne zaman oyuna dalsa,ekranda hep aynı isim beliriyordu: 'Mehmet İş Arıyor...' O anda dudaklarını büküp babasının yanına gider, telefonu ona verip camın önüne otururmuş.O yaşta,hayatının en büyük derdiyle başa çıkmaya çalışır ve ellerini yu...

OTOBİYOGRAFİ

 1 Şubat 2011’de Saray Devlet Hastanesi’nde dünyaya geldim. Aslen Trabzonluyum neredeyse her yıl gideriz. Doğduğumdan beri Saray'da yaşıyorum. Bir yaşındayken, 2012 yılında ailecek başka bir eve taşındık. Şu anda Mustafa Elmas Arıcı Anadolu Lisesi'nde 9. sınıf öğrencisiyim ve bu sınıfı çok yakında tamamlamak üzereyim. Sözel derslerden nefret ediyorum sadece tarih ilgimi çekiyor.İlkokulda Türkçe dersindeyken, bir gün kesme işaretini yanlış anlayıp sayfanın ortasından ve başından kelimeleri ayırarak tüm sayfayı öyle yazmıştım. Öğretmenim de kızmıştı.Nasıl bir anıysa aklımdan çıkmamış.  Gelecekte büyük bir şehirde, iyi bir üniversitede okumayı hedefliyorum. Yaşadığım ilçeyi sevmiyorum her konudan yetersiz olduğunu düşünüyorum.  Ezberim fena değil. Sunumlar da vesaire iyi ezber yaparım fakat sınavda ne kadar çok ezberlesemde kahverengi gözlerim sınav kağıdı ile kesiştiği anda hepsi çöp kutusuna gidiyor.Bilgiler son dakikalarda geri geliyor gibi bir şey.Böyle bir kafaya sahibi...

HERKES AYNI DEĞİL

 Eğer ben bir okul kuracak olsam, yeteneklerin ortaya koyulabileceği bir eğitim modeli tercih ederdim. Bir Osmanlı mektebinin duvarında şöyle yazıyordu;"Burada hiçbir balık uçmaya, hiçbir kuş yüzmeye zorlanmaz. " Her öğrencinin yeteneği farklıdır. Balık yüzmek için,kuş uçmak için vardır. Bir balığı gökyüzüne fırlatıp "uç" demek ne kadar zalimceyse,bir kuşu suya atıp "yüz" demek de o kadar adaletsizdir. Eğitim, herkese aynı elbiseyi zorla giydirmek değil,herkese kendi ölçüsüne göre elbise dikmektir. Çünkü bir kuşun kanadı nasıl güzelse, bir balığın yüzgeci de öyledir.  Bu yüzden bir okul kuracak olsam Osmanlı'daki mektebin eğitim anlayışını benimserdim. Kuracağım okulun isminide "Herkes Aynı Değil" koyardım.  Her öğrencinin aynı formayı giymesi haklarının eşit olduğunu gösterir. Zihinlerinin,yeteneklerinin ve öğrenme biçimlerinin aynı olduğu anlamına gelmez. Kimi fidan çabuk boy atar, kimi kökünü derinleştirir ve zamanı gelince büyür. Önemli o...

🌏

Görme engelli bir çocuğun gözünden dünya: Ben dünyayı gözlerimle değil,kalbimle görüyorum. İnsanlar bana "Sen hiçbir şey göremiyorsun,dünya senin için karanlık olmalı" diyorlar. Oysa ben,annemin gülüşüyle güneşin doğduğunu anlıyorum. Babamın elini tuttuğumda, dünyanın ne kadar büyük ama aynı zamanda ne kadar güvenli olduğunu hissediyorum. Çünkü ben dünyayı ışıkla değil, sevgiyle yaşıyorum. Sonrasında sokağa çıkıyorum.Yağmur damlaları yanağımdan hafifçe süzüldüğünde gökyüzünün ağladığını hissediyorum. İnsanların bana bakarken ki bakışlarını göremem ama seslerindeki tonu duyduğumda ne düşündüklerini anlayabiliyorum. Bazen bir sessizlik herşeyden daha gürültülü olur. İşte o zaman farkediyorum, biri üzgün... biri çaresiz Benim için dünya artık daha yavaş. Fakat bu bir çok şeyi fark edebilmemi sağlıyor. Bastonumdan çıkan sesle yürüdüğüm yeri tanıyorum. Belki de bir çok insanın üzerinden hızla geçip sadece ayak izini bıraktığı çimenin yumuşak dokusunu, taşların sertliğini hissed...

HAYATTA DEĞİŞTİRMEK İSTEDİĞİM ÖZELLİK

  Hayatımda değiştirmek istediğim özellik: Hayatımda değiştirmek istediğim özellik karar verirken kararsız kalmak olurdu. Hayat yaptığımız tercihlerle, verdiğimiz kararlarla şekilleniyor. Basit bir seçimden önemli bir konuya kadar, bazen ne yapmam gerektiği konusunda kolayca karar veremiyorum. Buda zaman kaybına neden oluyor.Çok kararsız bir insan değilimdir ama en ufak kararsızlık bile beni ciddi anlamda yoruyor. Sadece kendi kararsızlığım değil başkalarının kararsızlığıda maalesef ki beni böyle hissettiriyor. Biraz bencilce olucak belki ama kendim dahil herkesin her konuda kararlı olmasını isterdim. Tabi ben böyle olmasını istesemde  her insan yaşamı gereği illa ki kararsız kaldığı zamanlar olucaktır.    Kararsız kalmak aslında hata yapma korkusundan kaynaklanıyor. Fakat hata yapmaktan korkmak hayatta ilerlemeyi de engelliyor.Bazen "Ne olacaksa olsun diye karar vermek doğru mudur?" diye de merak ediyorum.  Kısacası  değiştirmek istediğim şey bu olurdu. Ha...

OKUMAK

 Sanıyoruz ki kitap okumak sadece bilgi edinmeyi sağlar oysa hayatımızın neredeyse her anında karşılaştığımız, kullandığımız iletişim becelerilerimizi geliştiriyor.Birbirimize derdimizi anlatmakta zorlanıyoruz, bazen ne hissettiğimizi bile tarif edemiyoruz çünkü kelimelerimiz yetersiz.Çok az kelimeyle telgraf gibi konuşuyoruz. Buda maalesef ki okumamaktan kaynaklanıyor. Maalesef diyorum çünkü iki ayda bir kitap anca bitiriyorum.  Oysa insan ne kadar çok okursa, o kadar çok kelimeyle düşünür, konuşur, ifade eder. Buda hem arkadaşlarımızla hem başka birileriyle olan ilişkilerimizde fark yaratır.  İnsan kendini ne kadar iyi ifade ederse,o kadar iyi anlaşılır. Anlaşılmakta insana özgüven getirir. Çünkü ne hissettiğini, ne düşündüğünü anlatabilen biri hayatta daha sağlam durur. "Boşver" deyip geçerek aslında zamanla kendimizide susturuyoruz.  -Naber -İyi sen -Gidiyor be -E çak ozaman Bu konuşmak değil, konuşamamaktır.Ve bunun sebebi de okumamak.